
06 Şub İçi Dışı Alt Üst
İnsan “varlığın” bağlamlarının tartışıldığı “zaman”ı yeniden kuruyor. Şimdiye kadar düşüncenin dışa vurumu, gelişen medya ile hesaplamalar, hareket içinde tekrar ve bilgi ayrışmasının üst üste binmesi elde edilmiştir.İnsan, alfabe ile başlayan süreçte gelişen ve fazlalaşan baskı teknolojisi ile birlikte kendisini imgelerle kuşatmıştır. Post internet toplumunun içeriği “yeni- kendilik” (birey), özel alan ile kamu alanını, sanal alan ile gerçek alanı, sanatın içini ve dışını ve kendisi ile öteki arasındakinin ayrımını yapmakta zorlanmaktadır.Bu koşullar içerisinde kişi kayıtsız ve amacı doğrultusunda sıkılmış hissedebilir veya bu ilişkilenme ve sınırsızlık karşısında hayrete düşebilir. “ Bugün burada ve şimdi bizi biz yapan şeyi yeniden uygun hale getirmeliyiz, artık bir anlam sahibi olmaya değil anlamın kendisi olmaya çabalayan dünyanın bizini çıkarmalıyız.” Herhangi bir meslekle uğraşan birisi kendi mesleğine dönüşüyor, yani anlamın kendisi haline geliyor. Sanatsa sanat içinde,taklitten çıkıp eşzamanlı bir simülasyona dönüşüyor, varlığın basit ifadesi yeniden temsil ve yeniden üretim zırvalıklarından aynı estetik kaygılardan çıkıverdiği gibi kendisini özgür kılıyor.
Şimdiki zaman, kendisini anlamın bir parçası olarak sunan herkesin sanatçı olduğu bir alana doğru evriliyor olabilir.
Aslında post moderniteyi karakterize eden toz pembe yada siyah tonda sınır ihlallerinin ve ikiliklerin birbiri içine göçüşünü öylece sindirmek yerine düşüncenin ve hareketin ufkunu belirleyen ikili karşıtlıklar sisteminde olmadık bir araya gelişlerle kısa devreler yaptırmak gerekir. Kalıplaşmış söylemlerin anlam üretme işleyişini sekteye uğratacak metaforlardan yola çıkarak onları asıl ait oldukları şeylere ve şeylerin anlamlarına geri götürmek, onların yapmaca kurmaca yapılarını çözmek, metaforları metaforluktan çıkarmak çözümün bir parçası olabilir. Görsel metaforu değiştirerek bilgiyi gerçekle sahte ikiliğinde konumlandırmak serginin takip ettiği yollardan biridir.
“İÇİ DIŞI ALT ÜST”
06.02 / 03.03.2015
Sanatçı: Merey Şenocak
Kürasyon: Cansu Çakar